OCAK AYI ÖNEMLİ HUKUKİ GELİŞMELER

  • Ocak ayı kira artış oranı % %58,51 (tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalaması) olmuştur.
  • Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca, reeskont ve avans işlemlerinde uygulanacak yıllık faiz oranları belirlenmiştir. Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ ile, vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde uygulanacak iskonto faiz oranı yıllık yüzde 48,25, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı ise yüzde 49,25 olarak tespit edilmiştir.
  • 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu yeni bir erteleme gelmediği için 01.01.2025 tarihi itibarıyla başlamıştır. 50’den az sayıda çalışanı olan az tehlikeli sınıftaki işyerlerinde iş güvenliği uzmanı görevlendirmemenin cezası 2025 yılında %43,93 artışla ihlalin olduğu her ay 88.663 TL’dir. İşyeri hekimi görevlendirmemenin cezası da 2025 yılında ihlalin olduğu her ay için 88.663 TL’dir.
  • 31 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının bulunmaması halinde ödemekle yükümlü oldukları tutar 9.270 TL’den 12.650TL’ye artırılmıştır.

EMSAL YARGI KARARLARI

  • Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2024/384 Esas, 2025/41 Karar, 16.01.2025 tarihli kararı; Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır

“Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdi ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir.”.”

  • Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/6384 E., 2020/5741 K. sayılı ve 08.10.2020 tarihli karar ; “İş kazasında; şayet, işveren, tüm önlemleri almış bulunmasına karşın, zararlandırıcı sigorta olayı ortaya çıkmışsa kaçınılmazlıktan söz edilebilir. Kaçınılmazlık olgusunun var olabilmesi için öncelikle tüm tedbirler alınmalı, buna rağmen beklenmedik olaylar nedeniyle kaza meydana gelmelidir. O halde, tarafların kusur durumları ile gelişen teknolojiye göre olay tarihinde kaçınılmazlığın söz konusu olup olmadığını ortaya koyan, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna davaya konu kazayı yeniden inceletmek gerekmektedir.”

“4857 sayılı Kanun’un 77. maddesi uyarınca, işverenler iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluklar konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez.

Diğer taraftan, işçilerin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez.

İşverenler, çalıştırdığı sigortalıların bedeni ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdürler.

Tazminat davalarının özelliği gereği İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşullar gözönünde tutularak ve özellikle zararlandırıcı olayın niteliğine göre, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, zararlandırıcı sigorta olayı yönünden alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle işveren ve işçi yönünden kusurun aidiyeti ve oranı, olayın meydana gelmesinde üçüncü kişinin eyleminin bulunup bulunmadığı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında davacının kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.İş kazasında; şayet, işveren, tüm önlemleri almış bulunmasına karşın, zararlandırıcı sigorta olayı ortaya çıkmışsa kaçınılmazlıktan söz edilebilir. Kaçınılmazlık olgusunun var olabilmesi için öncelikle tüm tedbirler alınmalı, buna rağmen beklenmedik olaylar nedeniyle kaza meydana gelmelidir. O halde, tarafların kusur durumları ile gelişen teknolojiye göre olay tarihinde kaçınılmazlığın söz konusu olup olmadığını ortaya koyan, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna davaya konu kazayı yeniden inceletmek gerekmektedir. Davaya konu kazaya ilişkin rücuen tazminat dava dosyasının temini sureti ile tarafların kusur durumları ve gelişen teknolojiye göre olay tarihinde kaçınılmazlığın söz konusu olup olmadığını yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tartışarak ortaya koyan, Kanun kapsamında uzman hekim katılımı ile oluşturulan ehil iş güvenliği bilirkişilerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetine dava dosyası kül halinde incelettirilerek, tarafların kusur ve sorumlulukları kapsamında sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir..”

BİLGİ NOTLARI

  • İşletmeler İçin İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi Bulundurma Zorunluluğu

2013 yılında yayımlanan ve uygulanma alanı yıllarca birden fazla kez ertelenen 6331 Sayılı İSG Kanunu’nun 38. maddesinin 1. fıkrasının a bendinin 1. alt bendi, 01.01.2025 tarihi itibarıyla kesin olmak üzere yürürlüğe girmiştir. İlgili kanun maddesi uyarınca; 01.01.2025 tarihinden itibaren 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu getirilmiştir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Kimler Tarafından Yerine Getirilebilir?

İşveren, varsa çalışanları arasından belirlenen niteliklere sahip personelini bu konuda görevlendirebilir.

İşveren; belirlenen niteliklere ve İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin verilmesi için gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi de üstlenebilir.

Bu hizmetin tamamı veya bir kısmı ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden veya Çalışan Sağlığı Merkezlerinden (ÇASMER) hizmet alarak yerine getirilebilir.

İşverenler, belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler.

Kamu kurum ve kuruluşlarının, bakanlık desteğinden yararlanması mümkün değildir.

6331 Sayılı İSG Kanunu’nda belirtilen yükümlülüklere uyulmaması halinde işverenler idari para cezası ile cezalandırılabilecektir. Öngörülen cezaları linkten görüntüleyebilirsiniz: Cezalar

İşverenlerin Nelere Dikkat Etmesi Gerekir?

  • İşyerinde istihdam edilen çalışan sayısının ve tehlike sınıfının belirlenmesi gerekir.
  • Çalışanlara zorunlu eğitimlerin verilmesi gerekmektedir.
  • 01.2025 tarihi itibariyle işyerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurulması gerekmektedir.
  • Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin idari para cezasıyla karşı karşıya kalmaması için ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve buna dair belgelerin saklanması gerekmektedir.
  • Detaylı değerlendirmelerin yapılması ve eksikliklerin ivedilikle giderilmesi için belirtilen kurum ve kuruluşlarla iletişime geçilmeli, uzman görüşü alınmalıdır.
  • Çek İbrazında Süreler ve Hesaplanması

Çeki elinde bulunduran alacaklının çekin üzerinde yazan meblağı temin etmek amacıyla borcun devredildiği bankaya  müracaat etmesi gereken zaman aralığına çek ibraz süresi denir.

Çek ibraz süresi çekte düzenlenme tarihi olarak gösterilen tarihten itibaren işlemeye başlar. TTK 796/3 gereği süre hesaplanırken düzenlenme tarihinin kendisi dikkate alınmaz. Çekin ibrazı TTK 816/1 uyarınca yalnızca iş günü ve iş saatleri içinde yapılabilir. İbraz ve çeke ilişkin başkaca işlemler için kanunca belirlenen sürelerin son günleri pazar gününe veya başka bir tatil gününe denk geldiğinde, süreler onu izleyen ilk iş günü kapsayacak şekilde uzar.

İbrazın süresinde yapılmaması halinde;

  • Çekin süresinde ibraz edilmemesi ile birlikte, kambiyo senedi olma vasfı ortadan kalkar. Bu nedenle çeki elinde bulunduran alacaklı çekin ödenmemesi durumunda kambiyo senetlerine özgü takip hakkından mahrum kalır.
  • Alacaklı kendisinden önceki alacaklılara ve düzenleyene karşı kambiyo hukukundan doğan çek bedelini ve diğer başkaca masrafları ileri süremez.
  • İbraz süresinin geçmesiyle birlikte düzenleyen, çekten cayabilir.
  • Çeki düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı çeki elinde bulunduran alacaklının başvurma hakkı mevcuttur. Alacaklıda mevcut bulunan başvurma hakkı için zamanaşımı süresi, ibraz süresinin sona ermesinden sonra başlar.
  • Muhatap banka tarafından çek üzerine bloke kaydı konulduysa ibraz süresinin bitmesiyle bankanın bu yükümlülüğü ortadan kalkar.

Araç çubuğuna atla