- Mayıs ayı kira artış oranı % 48,73 (tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalaması) olmuştur.
- 1 Mayıs 2025 tarihli ve 32887 sayılı Resmi Gazete’de “Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar (Karar Sayısı: 9774)” yayımlanmıştır. Bu Karar ile 1/1/2025 tarihinden itibaren hangi şirketlerin bağımsız denetime tabi olacağına ilişkin ölçütler, belirlenmiştir. Buna göre aşağıdaki üç ölçütten en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki hesap döneminde aşan şirketler bağımsız denetime tabidir.
- Aktif toplamı 300 milyon Türk Lirası. (Bir önceki Kararda 150 milyon ve üstü Türk Lirası idi)
- Yıllık net satış hasılatı 600 milyon Türk Lirası. (Bir önceki Kararda 300 milyon ve üstü Türk Lirası idi)
- Çalışan sayısı 150 kişi. (Değişiklik yapılmamıştır.)
- 24.05.2025 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile tüketicilerimizin cayma hakkı kullanımındaki kargo iade masraflarına hangi tarafça katlanılacağının sözleşme öncesi kararlaştırılmasına ve cayma hakkı istisnalarının kapsamının genişletilmesine ilişkin olarak mevzuat değişikliği yapılmış ve anılan değişikliklerin 1/1/2026 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
- Düzenleme kapsamında mesafeli olarak kurulan sözleşmelerde cayma hakkını kullanmaları halinde iade kargo ücretlerinin satıcı/sağlayıcı tarafından karşılanması gerekmektedir.
Cep telefonu, akıllı saat, tablet ve bilgisayar ürünlerinin mesafeli olarak alışverişe konu edilmesi halinde ürünler cayma hakkının istisnaları kapsamından çıkartılmıştır. Böylelikle bu ürünler için de cayma hakkını kullanabilme imkanı getirilmiştir.
EMSAL YARGI KARARLARI
- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2021/11401 E., 2021/15836 K. Sayılı ve 25.11.2021 tarihli kararı; Aynı gün içinde aynı yerde “taşıt yolu üzerinde duraklamanın yasaklandığı yerde park etmek” tek bir eylem sayılacağından iki kere trafik cezası kesilemez.
“5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “içtima” başlıklı 15/2. maddesinde “(2)Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.” şeklindeki düzenlemeye yer verildiği, somut olayda kabahatli hakkında aynı yerde gerçekleştirdiği, taşıt yolu üzerinde duraklamanın yasaklandığı yerde park etmek şeklindeki temadi eden eylemi nedeniyle, 2918 sayılı Kanun’un 61/1-a maddesi uyarınca Samsun Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü Trafik Düzenleme ve Denetleme Büro Amirliğince 14/12/2018 tarihinde ve saat 15:51’te, … sayılı tutanakla uygulanan idari yaptırım dışında, ayrıca anılan Amirlikçe aynı tarihte ve saat 17:20’de, … sayılı trafik idari para cezası karar tutanağı ile yeniden 108,00 Türk lirası idari para cezasının kesildiğinin anlaşılması karşısında, kabahatlinin eyleminin temadi ettiği ve hakkında bir kez idarî yaptırım uygulanması gerektiği gözetilerek, kabahatli hakkında Anılan Büro Amirliğince ikinci kez düzenlenen 14/12/2018 tarihli ve … sayılı trafik idari para cezası karar tutanağına yönelik başvurunun kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2024/11202 K. 2025/2473 T. 13.02.2025 tarihli kararı; “Trafik kazası sonrası sigortalı zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini, dolayısıyla rücu sebebinin oluşmadığını ispatlamalıdır. Sigortalı kaza yerini ancak Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini ispatlar ise rücu durumundan kurtulacaktır.”
“01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenen zorunlu trafik sigorta poliçeleri bakımından uygulanmakta olan Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartlarının B.4-f maddesi metni çok iyi kaleme alınmamış olmakla birlikte, madde metninden anlaşılması gereken, maddi ya da bedeni hasara neden olan tüm trafik kazalarında olay yerini terk ile kazanın oluş koşullarına ilişkin gerekli belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması hallerinde sigortacının üçüncü kişilere yaptığı ödeme nedeniyle sigortalısına rücu edebilecek olduğudur. İstisnai durumlar ise “hariç” denilerek gösterilmiştir. Buna göre bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitmesi, can güvenliği nedeniyle uzaklaşması gibi zorunlu hallerde sigortalı bu maddeden kaynaklanan rücu sebebinden kurtulacaktır. Olay yerini terkin zorunlu olduğu haller ve kazanın oluş koşullarına ilişkin gerekli belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması halleri sınırlı sayıda olmayıp örnek olarak sayılmıştır. Ancak istisnai haller madde metninin başına yazıldığı için sanki olay yerini terk etme hali sadece bedeni hasara neden olan kazalarda uygulanacakmış, maddi hasarlı kazalarda uygulama alanı yokmuş gibi bir anlama yol açmıştır. Oysaki bedensel hasarlı kaza olmasa dahi olay yerinin terk edilmesi halinde sigorta şirketinin belirtilen istisnalar haricinde sigortalısına rücu edebileceği kabul edilmiştir. Olay yerini terk ile içe rücu sebebi gerçekleşmiş olup olay yerini Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan haller ile benzer zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini, dolayısıyla rücu sebebinin oluşmadığını ispat yükü ise sigortalıdadır. Sigortalı kaza yerini ancak Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini ispatlar ise rücu durumundan kurtulacaktır.”
BİLGİ NOTLARI
- Kira Sözleşmesinin Kiracı Tarafından Feshi
Belirli süreli kira sözleşmeleri, sözleşmede belirtilen sürenin sonunda kendiliğinden sona ermektedir. Kiracı, bu tür sözleşmeleri sözleşmenin bitiminden en az 15 gün önce bildirimde bulunmak suretiyle feshetmek hakkına sahiptir.. Belirsiz süreli kira sözleşmeleri ise, herhangi bir süreye bağlı değildir. Bu tür sözleşmeler, taraflardan birinin bildirimde bulunmasıyla sona ermektedir. Kiracı, belirsiz süreli kira sözleşmelerini her zaman bildirimde bulunmak suretiyle feshetmek hakkına sahiptir. Eğer fesih bildirimine ilişkin sözleşmede fesih bildirimine ilişkin bir süre belirlendiyse, bu süreye uyulması gerekir
Belirsiz süreli kira sözleşmesi ise, taraflardan birinin haklı bir sebep olmaksızın fesih hakkı bulunmamaktadır. Ancak, kira sözleşmesinde fesih hakkının bulunduğu belirtilmişse, bu durumda kiracı veya kiraya veren, sözleşmeyi belirli bir süre önce bildirimde bulunarak feshedebilir.
Kira sözleşmesi, aşağıdaki hallerde de feshedilebilir:
- Önemli sebep: Taraflardan birinin, sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle diğer tarafın sözleşmeyi sürdürmesi olanaksız hale gelirse, önemli sebep olarak kabul edilir. Önemli sebep, kiracının kira bedelini ödememesi, kiralananı tahrip etmesi, kiralananı üçüncü kişilere kullandırması gibi durumları kapsar.
- Olağanüstü hal: Savaş, doğal afet, ekonomik kriz gibi olağanüstü hallerde, kira sözleşmesi tarafların iradesi dışında feshedilebilir.
- Kiracının ölümü: Kiracı ölmesi durumunda, kira sözleşmesi mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılar kira sözleşmesini feshetme hakkına sahiptir.
- Kirayı verenin ölümü: Kiraya veren ölmesi durumunda, kira sözleşmesi mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılar kira sözleşmesini feshetme hakkına sahiptir.
Kiracı tarafından kira sözleşmesi feshinde fesih bildirimi yazılı olarak yapılmak zorundadır. Bildirimde, kiracının adı soyadı, kiralanan taşınmazın adresi, sözleşmenin feshi tarihi ve gerekçesi belirtilmelidir. Fesih bildirimi, kiraya verene şahsen veya posta yoluyla tebliğ edilebilir.
Kiracı tarafından yapılacak fesih bildiriminin süresinde yapılmaması halinde, kira sözleşmesi geçerliliğini sürdürecektir.
- Sözleşmelerde Cezai Şart
Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği miktarı ifade eder. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlali ile doğmaktadır. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının varlığını ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanını bulacaktır.
Cezai şartı düzenleyen TBK.nun 179/1 maddesi; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 182/1. maddesinde; “Taraflar, cezanın mikarını serbestçe belirleyebilirler.” denilmekte ise de bu serbestlik sınırsız değildir. Maddenin son fıkrasında yer alan; “Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” hükmüne yer verilmiştir. Hakim, cezanın aşırı olup olmadığını, hakkaniyet ölçülerini aşıp aşmadığını araştırırken, özellikle, borca aykırı davranış nedeniyle alacaklının uğradığı zararı, borçlunun kusur derecesini, alacaklının ortak kusurunu ve tarafların (özellikle borçlunun) ekonomik durumunu dikkate alır. Ticari işlerde ise cezai şartın indirilmesi müessesesi kural olarak kabul edilmemiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 22.maddesine göre tacir sıfatını haiz borçlu kural olarak, aşırı ücret veya ceza kararlaştırıldığı iddiasıyla ücret veya sözleşmedeki cezanın indirilmesini talep edemeyecektir. Türk Ticaret Kanunu gereği her tacir basiretli bir tacir gibi hareket etmeli, basiretli bir tacir gibi gereken özen ve yükümlülüğü göstermek zorundadır. Bu kapsamda tacirin sözleşmeyi akdederken cezai şartın miktarının belirlenirken fahiş olup olmadığını işin niteliği gereği öngörmesi beklenir. Kural olarak her ne kadar tacir sıfatını haiz kişinin, sözleşme ile belirlenen cezai şartın indirilmesini talep edemeyecek ise de, Yargıtay bu hususta aksi görüşü de mevcuttur. 3. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2017 tarih, 15056/17040 E/K. sayılı kararında, cezai şartın borçlunun ekonomik olarak sarsılmasına, çöküntüye uğramasına sebep olacak ise, tacir de olsa indirim isteyebileceğinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay’ın bu görüşünden yola çıkarak tacir de olsa, cezai şartın ekonomik anlamda tacirin mahvına sebep olabilecek derecede fahiş olması durumunda mahkeme tarafından indirim yapılabileceğini söylemek gerekir.