- Kasım ayı kira artış oranı % 62,02 (tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalaması) olmuştur. Konutlarda kira artış sınırlaması 1 Temmuz itibariyle sona ermiştir.
- Kira sözleşmelerinin e-Devlet Kapısı üzerinden hazırlanmasına ilişkin hizmet, 05.11.2024 itibarıyla kullanıma açıldı.
- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 574), 27/11/2024 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Tebliğ uyarınca yeniden değerleme oranı 2024 yılı için %43,93 (kırk üç virgül doksan üç) olarak tespit edilmiştir.
- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 459)’Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 575) ile 7.000-TL’nin üzerindeki tahsilat ve ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunluluğundaki parasal sınır 30.000-TL olarak güncellenmiştir. Ödeme, taksitler halinde yapılacak olsa da sözleşmenin toplam tutarı 30.000-TL’yi aşıyorsa yine ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunlu olacaktır.
EMSAL YARGI KARARLARI
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/12476 E. 2023/7690 K. ve 08.06.2023 tarihli kararı; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince de ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
“Uyuşmazlık, davacı sigorta şirketinin konut sigortası kapsamında sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalıdan rücuen tazmini istemiyle başlattığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’na göre ispat yükü, kanunda aksi bir hükmün bulunmadığı durumlarda, hak iddiasında bulunan tarafa düşecektir. Buna göre hak iddiasında bulunan taraf, hakkını dayandırdığı olguların varlığını, gerçekliğini ispat etmekten sorumludur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince de ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Dava dışı sigortalının evinde meydana gelen hasarın davalılara ait daireden kaynaklanmış olduğunun tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispat edilmesi gerekir.”
- Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/669E., 2020/476 K. sayılı ve 17.07.2020 tarihli karar ; “6102 Sayılı TTK’nın 818/s bendi yollaması ile TTK’nın 757. maddesine göre, iradesi dışında çek elinden çıkan kişi ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinde zayi nedeniyle çekin iptali talebinde bulunabileceği, aynı mahkemeden muhatabın çeki ödemeden menedilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. İptal kararı ve iptali istenilen çekler yönünden ödemeden men yasağı kararı verilebilmesi için mahkemece yaklaşık ispatın aranması yeterlidir.”
“Uyuşmazlık, davacının yetkili hamili bulunduğu davaya konu çeklerin kaybedildiği iddiası ile açılan zayi nedeniyle çek iptali davasında ödeme yasağı istemine ilişkindir. Davacı vekili, iptalini istediği çeklerin hamili olan müvekkilinin elinde iken kaybolduğunu ileri sürerek eldeki çek iptali davasını açmıştır. Mahkeme ödemeden men yasağı talep eden davacının talep tarihi itibariyle hala çeklerden iki adedinin yasal hamili olup, olmadığı konusunda yeterli kanaat hasıl olmadığından ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüyle kısmen reddine karar vermiştir. Türk Ticaret Kanunu uyarınca iradesi dışında çek elinden çıkan kişi ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinde zayi nedeniyle çekin iptali talebinde bulunabileceği, aynı mahkemeden muhatabın çeki ödemeden menedilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. İptal kararı ve iptali istenilen çekler yönünden ödemeden men yasağı kararı verilebilmesi için mahkemece yaklaşık ispatın aranması yeterlidir. Somut olayda, davacının sunmuş olduğu belgelerde çeklerle ilgili yeterli bilgi ve belgelerin bulunduğu görülmekle birlikte isteme konu tüm çekler yönünden mahkemece ödemeden men hususundaki ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekmektedir. ”
BİLGİ NOTLARI
- İşçinin Hatırlatıldığı Halde Görevlerini Yapmama Eyleminde Hatırlatma Kaç Kez Tekrarlanmalıdır?
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. Bendinin (h) alt bendine göre, “işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi” işveren açısından fesih için haklı bir sebeptir.
İşçi, iş görme edimini işverenin emir ve talimatlarına uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre haklı fesih sebebinin ortaya çıkması için işçinin “görevi yapmamakta ısrar etmesi” koşulu aranmaktadır. Yani işçinin görevi kendisine hatırlatıldığı halde sadece bir kez yapmaması yeterli görülmemiş, devamlılık arz etmesi şartı aranmıştır.
Bu nedenle; yargı kararlarında da “feshe konu eylemin sadece bir kez meydana geldiği, davacı işçinin aynı eylem nedeniyle çalışma süresi boyunca almış olduğu bir uyarının da bulunmadığı, dolayısıyla görevini yapmamakta ısrar ettiği usulünce ispatlanamadığı, bir kez gerçekleşen eylem nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesinin ağır sonuçlar ortaya çıkardığı da dikkate alındığında, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçe gösterilerek davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir”. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.12.2016 T., E.2014/9-1700, K.2016/2123)
Yargıtay’ın başka bir kararında ise, “İş görme edimi, işçi tarafından işverenin verdiği talimatlara uygun olarak yerine getirilmelidir. İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri; kanundan, yönetmelikten, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanabilir. İster kanundan, isterse sözleşmeden doğsun, işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevlerinin açık olması gerekir. Söz konusu hükme göre, işçinin yapmakla ödevli olduğu görevlerini yapmaması derhal fesih için yeterli değildir. İşçinin görevlerinin hatırlatılması (tekrar kendisine bildirilmesi), buna rağmen yapmamakta ısrar etmiş olması gerekir. Hatırlatma daha önce belirlenmiş ve işçiye bildirilmiş görevlere ilişkin olmalı ve işçinin görevlerini yerine getirmekten kaçınmasından sonra yapılmalıdır. İşçiye daha önce bildirilmiş olan görevleri genişletilerek veya ek görevler verilerek hatırlatma yapılamaz. Hatırlatma sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Yapılmayan işin görev kapsamına girdiğini, hatırlatma yapıldığını ve işçinin yapmamakta ısrar ettiğini kanıtlama yükü, işverendedir.
Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardından sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından da devamlılık arz etmelidir. Devamlılık gösteren görevi yapmama haklı sebep kabul edilmeli, ancak devamlılık göstermeyen görevi yapmama, işyerinde olumsuzluklara yol açmış ise, iş sözleşmesinin feshi geçerli sebep sayılmalıdır”. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 01.10.2020 T., E.2017/22156, K.2020/10256)
Sonuç olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nda haklı fesih için işçinin “görevi yapmamakta ısrar etmesi” koşulu aranmaktadır. Ancak işçinin görevi hatırlatıldığı halde sadece bir kez yapmaması yeterli değildir. Görevin hatırlatılmasının ardından devamlılık arz etmesi şarttır. Bu kapsamda işçiye verilmiş çok sayıda uyarı cezası olsa da, hatırlatıldığı halde görevini yapmamaktan dolayı iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için aynı eylemi uyarıya rağmen ikinci kez yapmamış olması gerekir. Nihayetinde, devamlılık gösteren görevi yapmama haklı sebep kabul edilmeli sözleşmenin feshi geçerli sebep sayılmalıdır.
- İşçinin İşverenin Malına Vermiş Olduğu Zararı Ödemiş Olması İşverenin Fesih Hakkını Ortadan Kaldırır mı?
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda işçinin, yüklendiği işi özenle yerine getirmesi öngörülmüştür. Özen borcu, işçinin temel edim yükümü olan işin tam olarak ifasını sağlayan her türlü dikkat ve itinayı göstermesi, yapılan işin gerektirdiği nitelik ve yetenekleri gerektiği şekilde kullanmasıdır.
Özen borcuna aykırılık halinde uygulanacak yaptırım, 4857 sayılı İş Kanunu m.25/II- (ı)’da düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması” halinde, iş sözleşmesi haklı nedenle derhal feshedilebilecektir.
Yargıtay uygulamasına göre ise bu gibi durumlarda, “İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır (Yargıtay 9.HD. 281.2010 gün, 2008/14825 E, 2010/1448 K.).
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
Örnek bir kararda “Somut uyuşmazlıkta, iş sözleşmesi, davalı tarafça, davacı işçinin işini özensiz yapması ve bunun sonucunda şirketi para ve ticari itibar kaybına uğratması gerekçesiyle, feshedilmiştir. Mahkemece, feshe dayanak gösterilen sebeplere yönelik olarak davalı işyerinde yapılan iş konusunda uzman bir mühendis eşliğinde, davalı işyerinde keşif yapılmak suretiyle, söz konusu zarar ve kusurla ilgili rapor alınarak ve yukarıda belirtilen ilkeler göz önünde tutularak feshin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”. (Yargıtay 9. HD. 06.11.2017 T., E.2017/6818, K.2017/17408) Sonuç olarak, işçi dürüstlük kuralları çerçevesinde işini özenle yapmak zorundadır. Özen borcuna aykırılık halinde uygulanacak yaptırım ise, 4857 sayılı İş Kanunu m.25/II- (ı)’da düzenlenmiştir. İşçinin işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması da fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
Av. Zeynep ULUCA GÖBEL