- Nisan ayı kira artış oranı % 57,50 (tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalaması) olmuştur. Konutlarda kira artış oranı %25 olup, zam sınırlaması 1 Temmuz 2024 tarihine kadar devam edecektir.
- TC Merkez Bankası tarafından vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde uygulanacak iskonto faiz oranı yıllık yüzde 50,75, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı ise yıllık yüzde 51,75 olarak tespit edilmiştir.
- 6434 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Kararın bağımsız denetime tabi şirketlerin belirlenmesine ilişkin 3’üncü maddesinin (b) bendinin (3) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“3) (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilenler kapsamında olmayan şirketler için eşik değerler:
i) Aktif toplamı 150 milyon Türk Lirası.
ii) Yıllık net satış hasılatı 300 milyon Türk Lirası.
iii) Çalışan sayısı 150 kişi.”
Değişiklik uyarınca herhangi bir sektör sınırlaması olmaksızın yukarıda belirtilen kriterlerden en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki hesap döneminde aşan anonim ve limitet şirketler Türk Ticaret Kanunu kapsamında bağımsız denetim yaptırmak zorundadırlar. 1 Ocak 2024 ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinde uygulanmak üzere 6 Nisan 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. - 29/3/2024 tarihli ve KVK-65 / 2024-1/ Yatırım İndirimi – 51 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirkülerinde; 2024 yılı birinci geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı % 7,55 olarak tespit edilmiştir.
- Kafe, lokanta, pastane gibi işletmeler prensip olarak hizmet işletmesi mahiyetinde olduklarından buralarda imal edilen veya dışarıdan temin edilen gıda maddelerinin buralarda veya dışarıda tüketilmek üzere müşterilere satışında %10 (alkollü içeceklerde %20) oranında KDV hesaplanacağına ilişkin tebliğ yayınlanmıştır. Tebliğ KDV artışı veya değişikliği niteliği taşımayıp, mevcut oranlara ve uygulamaya ilişkin açıklama içermektedir. (Tebliğe ilişkin LİNK )
- Tebliğde yer alan “Örnek 1: (K) Kahvecisi, kendi hazırladığı kahvelerin yanında (T) işletmesinden temin ettiği keklerin de satışını yapmaktadır. Self-servis olarak hizmet veren işletmeye gelen müşteri sipariş ettiği kahvenin yanında ıslak kek satın almış ve işletmeye ait alanda oturmak yerine siparişlerinin paketlenmesini istemiştir. Ayrıca 100 gr Türk kahvesi çektirmiştir. Kafeterya ruhsatına sahip olan (K)’nın yaptığı bu satışların tamamında yüzde 10 oranında KDV hesaplanacaktır.
30 Nisan 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 560 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi yapılmaması düzenlenmiştir.
Buna göre;
2024 hesap dönemi birinci geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi yapılmayacaktır.
✓ 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi gelir/kurumlar beyannameleri ekine bilanço eklenmeyecek,
enflasyon düzeltmesi yapılan izleyen geçici vergi dönemlerinde ise bu beyannamelere düzeltilmiş bilanço
eklenecektir.
✓ 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapılmaması, 2023 hesap dönemi
sonuna ait bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasına engel teşkil etmeyecektir.
✓ 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındaki münhasıran
sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, mezkûr fıkranın (1) numaralı
bendinde yer alan şartlara bakılmaksızın (her geçici vergi dönemi sonu itibarıyla) enflasyon düzeltmesi yapma
zorunlulukları bulunduğundan, 2024 hesap döneminin birinci geçici vergi dönemi dahil enflasyon düzeltmesi
yapmaya devam edeceklerdir.
EMSAL YARGI KARARLARI
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5562E., 2021/9893 K. Sayılı ve 03.06.2021 Tarih; “Kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. İhbar tazminatı bakımından ise aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan sürelerin birleştirilmesi suretiyle ihbar tazminatı hesaplaması yapılması mümkün bulunmamaktadır.”
“Mülga İş Kanunu’nun ilgili maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. Kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak
şekilde gerçekleşmesi, hizmet birleştirmesi için şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda,
işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. İhbar tazminatı bakımından ise aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan sürelerin birleştirilmesi suretiyle ihbar tazminatı hesaplaması yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle her bir çalışma dönemi için ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, iş akdinin ihbar tazminatını gerektirir biçimde sona erip ermediği belirlenmeli, ihbar tazminatına hak kazanıldığının tespiti halinde söz konusu döneme ilişkin hizmet süresi ve o dönemin son ücreti üzerinden hesaplamaya gidilmelidir.”
- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2019/1061 E., 2020/1355 K. Sayılı ve 07.07.2020 Tarih; “Tüm dosya kapsamına göre, açığa senet düzenlenmesinin mümkün olduğu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiği…”
“Bölge adliye mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, açığa senet düzenlenmesinin mümkün olduğu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, davacının dayandığı savcılık dosyası ile icra hukuk mahkemesi dosyasının bu iddiayı ispat edecek nitelikte bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
BİLGİ NOTLARI
- Bayramda Çalıştırılan İşçilerle İlgili Dikkat Edilmesi Gerekenler;
Ulusal bayram ve genel tatillerde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir.
Yasal olarak ulusal bayram ve genel tatil kabul edilen günlerde çalışan işçinin ücreti %100 zamlı olarak ödenir. Fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dahil edilmesi mümkün olmakla birlikte genel tatil (bayram) ücretlerinin aylık ücrete dahil edilerek bordrolaştırılması kural olarak mümkün değildir. Yargıtay da ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin aylık ücret içine giydirilemeyeceğini kabul etmekte ve iş sözleşmelerine konulan bu tür hükümleri geçersiz saymaktadır.
Bayram tatil ücretinin ödendiğinin ispat yükü işverene aittir.
Mazeret izinleri iş günü olarak değil, gün olarak düzenlendiğinden hafta ve genel tatil günleri ile çakışması halinde, tatil günleri mazeret izin günlerinden düşülmez. Örneğin, cuma günü eşi vefat eden işçiye verilen üç günlük mazeret izninin bir gününün tatil gününe (pazar) rastlaması durumunda, hafta tatili günü mazeret izin gününü uzatmaz. Mazeret izin süresi pazartesi günü sona erer. Nitekim Yargıtay, “Mazeret izinleri kural olarak doğduğu anda kullanılması gerekir. Kullanılmadığı taktirde yıllık ücretli izin gibi ücrete dönüşmez. Kaldı ki dosyada davacının açıkça bu izni kullanmayacağına dair beyanı mevcut olup nikah izin ücreti talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır” demek suretiyle ücretli mazeret izinlerinin
kullanılmadıkları taktirde yıllık ücretli izne dönüşmeyeceğine hükmetmiştir.
Ulusal bayram genel tatil çalışması yapan işçiye ücret yerine izin verilemez. 4857 Sayılı İş Kanunu’nda serbest zaman/izin uygulaması, fazla mesai çalışması için öngörülmüştür. İşçi tatil günleri çalışmış ise bunun karşılığı ücretin ödenmesi gerekir. Bu çalışma sonrası karşılığında izin kullandırılması, tatil ücretine hak kazanamayacağını göstermez. Zira tatil çalışmaları karşılığı serbest zaman veya izin verilmesi yasaya uygun değildir.
- İş Kanunu Kapsamında Ara Dinlenme;
Ara dinlenmeleri işçilere hem dinlenmeleri, hem de yeme içme gibi zorunlu gereksinmelerini karşılayabilmeleri için, günlük çalışma süreleri içinde verilen dinlenme süreleridir. Bu dinlenmeler, “çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin adet ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle” verilir.
Ara dinlenme süreleri İş Kanunu’nun 68’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu süreler;
a-)Dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika,
b-)Dört saatten fazla ve 7,5 saate kadar (7,5 saat dahil) süreli işlerde yarım saat,
c-)7,5 saatten fazla süreli işlerde bir saattir.
Kanunun ara dinlenmelerin süresini belirleyen bu hükmü emredici olup, bu süreler hiçbir şekilde azaltılamaz. Ancak iş ve toplu iş sözleşmeleri ile sürenin arttırılması mümkündür. Bu dinlenme sürelerinin aralıksız verilmesi zorunludur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 63’üncü maddesi hükmüne göre günlük çalışma süresi 11 saati aşamayacağından, 68’inci maddenin belirlediği yedi buçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok 11 saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde 11 saate kadar olan çalışmalar
için ara dinlenmesi en az bir saat, on bir saat ve daha fazla çalışmalarda ise en az bir buçuk saat olarak verilmelidir.
Bir dinlenme süresinin ara dinlenme süresine girebilmesi için bu süre içinde işçinin özgür bulunması şarttır. Ara dinlenmeleri süresinden işçinin işyerinde ve her an işverenin buyruğunda bulunmak zorunluluğu yoktur. İşçi bu sürede dilediği gibi hareket edebilecek, dilerse bu süreyi işyerinin dışında da geçirebilecektir. Bu bakımdan bir makinenin onarılması veya bir başka nedenle üretimin durması üzerine yapılan işe ara verme durumu, ara dinlenme olarak kabul edilmemektedir.
Yargıtay verdiği bir kararında, “Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dâhilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak
ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir” demektedir