- Şubat ayı kira artış oranı %56,35 (tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalaması) olmuştur.
- 01.01.2026 tarihinden itibaren kuruluşu ticaret siciline tescil edilen şirketler, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri, müdürler kurulu karar defteri, genel kurul toplantı ve müzakere defterini elektronik ortamda tutacaktır. Elektronik ortamda tutulan defterler için açılış ve kapanış onayı aranmayacaktır.
EMSAL YARGI KARARLARI
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1637 Esas, 2020/13 Karar, 14.10.2020 tarihli kararı; Aracın sahibinin şirket olması ve faturanın da şirket adına düzenlenmesi nedeniyle, bu araç özel değil, ticari bir araçtır. Bu durumda taraflar ve işlemin niteliğine göre, ortada bir tüketici işleminin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
“Davacının ticari şirket olması nedeniyle tüketici mahkemesinin görevli olmadığı ileri sürülmüş ise de, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK), “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine göre tüketicinin; bir mal ve/veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade ettiği, dava konusu araç her ne kadar şirket adına satın alınmış ise de, aracın ticari ve mesleki olmayan amaçlarla şirket ortağı ve yetkilisi tarafından kullanıldığının bildirildiği, bu kullanımın aksi ispat edilemediği gibi, şirket ortaklarının özellikle kullandıkları otomobili şirket adına satın aldıkları malum bulunmakla, davacı vekilinin açıklamasının yeterli olduğu ve anılan hüküm uyarınca tüzel kişinin söz konusu talep nedeniyle tüketici olarak kabulü gerektiği, davanın, davacı tüketici tarafından davalılar/satıcı, ithalatçı, teknik servis, üretici aleyhine açılan TKHK’nın 4. maddesine dayanan ayıpsız misli ile değişim veya onarım bedeli davası olduğu, malın ayıbının tüketiciden satıcının ağır kusuru ile gizlendiği ileri sürülmüştür.
Davacı limited şirket, tacir olup; tüzel kişilik adına ticari işletmesinde kullanmak üzere otomobil satın almıştır. Davacı tüketici olarak tanımlanamayacağı gibi, yaptığı işlemin tüketici işlemi olarak kabulüne de olanak bulunmamaktadır. Her ne kadar aracın trafik sicil kaydında ve ruhsat fotokopisinde “hususi” yazılı ise de aracın sahibinin şirket olması ve faturanın da şirket adına düzenlenmesi nedeniyle, bu araç özel değil, ticari bir araçtır. Bu durumda taraflar ve işlemin niteliğine göre, ortada bir tüketici işleminin bulunmadığı anlaşılmaktadır.”
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2023/1045 Esas, 2024/139 Karar, 28.02.2024 tarihli kararı; “Tespit edilen ödeme süresi alacaklıları mağdur edecek ve konkordatonun amacı dışında finansman türü niteliğinde görülmekle söz konusu projesinin tasdikine karar verilmesi de doğru değildir.”
“Somut uyuşmazlıkla ilgili olarak konkordatonun tasdiki için aranan şartları düzenleyen 2004 sayılı Kanun’un 305/1-b maddesinde belirtilen “teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına değinmek gerekmektedir.
4949 sayılı Kanun’la değişiklikten önce bu şart “borçlunun serveti ile mütenasip bulunmak” şeklindeydi ve bu durumda en az iflâsı hâlinde elde edebileceği meblağı teklif etmiş olması şartı aranmaktaydı. Serveti (mevcudu ile) orantılı olma şartı yerine kaynakları ile orantılı olma şartı getirildiğinden ve kaynak kavramı ödeme araçları ve temin edilebilecek her türlü finansal kaynağı ifade ettiğinden, teklifin borçlunun finansal kaynakları ile orantılı olup olmadığının araştırılması gerekir.
Burada belirtilen “orantılılık” şartı ile borçlunun mali imkânlarıyla, tüm alacaklıların alacaklarına adil ve uygun zamanda kavuşmalarını sağlamak amaçlanmaktadır. Konkordato talebi ile birlikte mühlet hükümlerinin devreye girmesi ve bu süreçte alacaklıların alacaklarını tahsil edememeleri nedeniyle katlandıkları sürecin karşılığı olarak borçlunun da mümkün olan surette kaynakları ile borçlarını ödemesi beklenmektedir.
Borçlunun alacaklılara daha kısa zamanda ve daha fazla miktarda ödeme yapma imkânı varken, alacaklıların aleyhine bir ödeme planının tasdiki uygun değildir. Nitekim konkordato kurumu, borçlunun faaliyetlerine devamını sağlamak ile birlikte alacaklıların da tatmini yolu olup, borçluya konkordatonun amacı dışında bir finansman enstrümanı niteliğinde projenin tasdik edilmesi mümkün değildir.Bununla birlikte borçlunun vade konkordatosu talep ederken de büyük bir hareket alanına sahip olduğundan söz edilemez. Borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato imkânının tanınmayacağı açıktır.”
BİLGİ NOTLARI
- Ticari Defterler Elektronik Ortamda Tutulabilir mi?
14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”, 1 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecektir. Tebliğ kapsamında, belirli ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması zorunlu hale getirilmiş olup, uygulama esasları belirlenmiştir. İlgili düzenleme, 31 Aralık 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7262 sayılı Kanun ile Türk Ticaret Kanunu’nun 64. maddesine eklenen ve Ticaret Bakanlığı’na belirli defterlerin elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılma yetkisi veren hüküm çerçevesinde hayata geçirilmiştir.
Tebliğ uyarınca aşağıda belirtilen defterlerin elektronik ortamda tutulması mümkün hale getirilmiştir:
- Pay Defteri
- Yönetim Kurulu Karar Defteri
- Müdürler Kurulu Karar Defteri
- Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri
Tebliğ hükümleri çerçevesinde elektronik defter tutma zorunluluğu kademeli olarak uygulanacaktır. Buna göre, Temmuz 2025 tarihinden itibaren Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi şirketler, holdingler, bankalar, sigorta şirketleri ve kuruluşu ile esas sözleşme değişikliği Ticaret Bakanlığı iznine tabi anonim şirketler için bu defterlerin elektronik ortamda tutulması zorunlu olacak; 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren ise yeni kurulacak tüm şirketlerin defterlerini elektronik sistemde tutmaları gerekecektir. Mevcut şirketler isteğe bağlı olarak sisteme geçiş yapabilecek olup, bir kez elektronik deftere geçen şirketler yeniden fiziki defter tutamayacaktır.
Yeni kurulacak şirketlerde, defterler ticaret siciline tescil ile eş zamanlı olarak elektronik sistemde oluşturulacaktır. Halihazırda fiziki defter tutan ancak elektronik sisteme geçmek isteyen şirketler, noter onayı ile fiziki defterlerini kapatarak geçiş yapabilecek olup elektronik defter kullanıcıları, şirket yönetimi tarafından yetkilendirilen kişiler olarak bu kişilerin bilgileri MERSİS sistemine kaydedilecektir.
Elektronik defter sistemine geçen şirketler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesi uyarınca defter kayıtlarının doğruluğundan yönetim organı üyeleri ve yöneticileri sorumlu olacaktır. Defterlerin tutulması, saklanması ve denetimi, Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan Elektronik Defter Sistemi üzerinden yürütülecektir. Elektronik defter kayıtları, hukuken geçerli kabul edilecek olup, resmi denetimlerde sistem kayıtları esas alınacaktır. Geçmiş dönemlere ait fiziki defter kayıtlarının saklanma yükümlülüğü ise devam edecektir.
- İcra Takibine İtiraz ve Sonuçları
Elinde kambiyo senedi (çek, senet, poliçe) veya mahkeme kararı, yani ilam olmayan, alacağını ipotek veya rehinle temin edememiş bir alacaklı, İcra Müdürlüğü’nden genel haciz yolu ile icra takip başlatabilir. Borçlu, kendisine gönderilen icra ödeme emrine karşı tebliğden itibaren 7 gün içinde icra dairesine başvurarak, borca, faize veya icra dairesinin yetkisine itiraz edebilir. Borcun henüz vadesinin gelmediği, borcun zamanaşımına uğradığı, miktarı veya kısmen ödendiği gibi sebeplerle borca itiraz edilebilir. Ayrıca borç adi bir senede dayanıyorsa imzaya itiraz edilmesi de mümkündür.
Borçlunun 7 gün içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi ile, icra takibi kendiliğinden durur, icra dairesi tarafından borçlunun itirazında haklı olup olmadığı araştırılmaz. Bu itirazın geçerli bir itiraz sayılabilmesi ve icra takibini kendiliğinden durdurabilmesi için, aşağıdaki şartların birlikte bulunması gerekir.
- Borçlunun ödeme emrine itiraz edebilmesi için, kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması gerekir. Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden önce dosya numarasını bildirerek takip konusu borca itiraz edebilir.
- Borçlu, itiraz iradesini, yani ödeme emrine itiraz etmek istediğini icra dairesine bildirmelidir. İtiraz için belli bir deyimin veya kelimenin kullanılması şart değildir. Borçlunun “itiraz”, “itiraz ediyorum”, “borçlu değilim”, “borcumu ödedim”, “borcum yoktur” veya “borcu kabul etmiyorum” şeklinde bir ifade kullanması, itirazın geçerliği için yeterlidir.
Tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ilamsız icra takibinde ödeme emrine itiraz edilmezse icra takibi kesinleşir ve alacaklı haciz aşamasına geçerek borçlunun malvarlığında haciz işlemi başlatabilir. Borçlunun takibe itiraz etmesi ve icra takibinin durması halinde ise alacaklının takibin devamını sağlaması ve alacağını tahsil yoluna gidebilmesi için itirazın iptali davası veya itirazın kaldırılması davası açması gerekir.
Av. Zeynep ULUCA GÖBEL